Menü Kategoriler
Coğrafya
Şanlı Ay Yıldızlı Al Bayrak
19 Mart 2024 Salı

Türkmenistan

DEVLETİN ADI: Türkmenistan Cumhuriyeti
BAŞŞEHRİ: Aşkabat
YÜZÖLÇÜMÜ: 448.000 km2
NÜFUSU: 3.859.000
RESMİ DİLİ: Türkmence
DİNİ: İslamiyet
PARA BİRİMİ: Ruble

Orta Asya’da bulunan bir Türk Devleti. Kuzeyinde Kazakistan, doğusunda Özbekistan, güneyinde İran ve Afganistan, batısında Hazar Gölü yer alır.

Tarihi
Türkmenler, altıncı yüzyıldan itibaren Göktürklerin idaresinde toplanan Türk kabilelerinden bir kısmı gibi kendi aralarında birlik kurarak Tula-Selenga ırmakları bölgesinde Dokuz-Oğuz kağanlığını meydana getirdiler. Göktürk kağanlığının; Kutluğ tarafından 682’de ikinci defa kurulmasından sonra Göktürkler hakimiyetlerini kabul etmeyen Türkmenler üzerine yürüdüler. Tula Irmağı kıyısında yapılan savaşta Türkmenler yenildiler. Fakat, Göktürklerin hakimiyetini kabul etmediler. İlteriş Kağan, Türkmenler üzerine birçok sefer daha düzenledi ve Baz Kağanı öldürdü. Türkmenlerin merkezi Ötüken ve çevresini ele geçirdi. Bu yenilgi karşısında İlteriş Kağan’ın hakimiyetini kabul etmek mecburiyetinde kalan Türkmenler, Göktürklerin Kırgız Seferine katıldılar. Daha sonra Göktürklere isyan eden Türkmenler birçok savaşta mağlup olunca Çin taraflarına göç ettiler. Bir müddet sonra yurtlarına döndüler. Uygurlara yardım ederek Göktürklerin yıkılmasını sağladılar. Türkmenler, Uygur Devletinin dayandığı başlıca boylardan biri oldu. Fakat zaman zaman Uygurlara karşı da isyan etmekten geri durmadılar. Uygurların yıkılmasından sonra batıya göç ederek Sir Derya (Seyhun) kıyılarına ve onun kuzeyindeki bozkırlara yerleştiler.

Türkmenler onuncu asırdan itibaren göçebe hayatı yanında yerleşik bir hayat sürmeye de başladılar. Bu asrın başlarında Oğuzlar, Maveraünnehr çevresine yerleşip Yabgu denilen hükümdarların idare ettiği bir devlet kurdular. Türkmenlerin bu sırada başşehirleri Sir Derya kıyısındaki Yeni Kent idi. Yabgu Devleti zamanında Türkmenler Üçok ve Bozok diye ikiye ayrıldılar.

Onuncu asrın sonlarında İslam dinini kabul ederek iyice güçlenen Türkmenler, komşuları Peçenekler ve Hazarlarla savaşarak onları yendiler. İslam dinini kabul eden ve Selçuklu hakimiyetine giren Türkmenler, Oğuz Yabgu Devleti hükümdarının kendilerine kötülük yapacağından çekinerek, İslam diyarı olan Horasan’a göç ettiler. Maveraünnehr’de kalan diğer Türkmen boyları da Kıpçakların hücum ve baskıları neticesinde dağıldılar ve Türkmen Devleti yıkılmış oldu. Yerlerinde kalan Oğuzlar ise Karacuk Dağları bölgesinde, Mankışlak’ta ve Sir Derya Nehri kıyılarında yerleştiler. Daha sonra Karahıtayların ve Karlukların baskısı neticesinde Selçuklulara tabi oldular.

Türkmenlerin birçoğu Selçuklular devrinde yerleşik hayata geçtiler. On birinci yüzyılın ikinci yarısından itibaren akın akın İran, Irak, Anadolu ve Suriye’ye doğru yayıldılar. Gittikleri yerlerde doğruluğun, adaletin, ilmin ve medeniyetin müdafiliğini yaptılar. İnsanlara hizmet etmek, ilmin ve medeniyetin yayılmasını sağlamak için pekçok cami, medrese, kervansaray, hamam ve köprüler yaptırdılar.

Mankışlak ve Sir Derya Nehri kıyılarında kalan Türkmenler o havalinin askeri istila yolları üzerinde olmamasından, on yedinci asrın ortalarına kadar daha rahat ve müstakil bir hayat yaşadılar. Fakat 1639 ve 1700 yıllarında, bilhassa Kazaklara indirdikleri darbeyle Orta Asya’nın Rus istilasına açılmasına sebep olan Moğol asıllı Kalmukların hücumlarına uğradılar. Mankışlak bölgesinde yaşayan o devir Türkmen boylarının en büyüğü ve kuvvetlisi olan Teke Türkmenleri Kopet Dağı bölgesine çekildiler. Orada diğer Türkmen boylarıyla birleşerek kuvvetlendiler. Bu Türkmen boyları Türkmen-Özbek işbirliğinin ayakta tuttuğu Hive Hanlığına vergiyle bağlandılar. İran’da hakimiyeti eline geçiren Afşar Türkmen beylerinden Nadir Şahın Orta Asya hanlıklarını işgal ettiği devrelerde de onun hakimiyetini kabul ettiler.

Nadir Şahtan sonra bir müddet İran ve Hive Hanlığının baskı ve hücumlarına maruz kalan Türkmenler, 1835’ten itibaren Merv bölgesine doğru yayılmaya başladılar. Daha sonra İran ve Hive Hanlıkları tekrar Türkmenlere saldırılara başladılar. Türkmenler 1855’te Hive ordusunu ağır bir mağlubiyete uğratarak, Hive Hanlığı saldırılarından kurtuldular. Ancak, Türkmenistan üzerinde hak iddia eden İran saldırıları onları zor durumda bıraktı. Sulh isteyen Türkmenler karşısında, savaşı kazanacağından emin olan Hasan Mirzan, 30.000 kişilik ordu 33 top ile Türkmen topraklarında ilerlemeye başladı. Bu sırada Türkmenlerin başında bulunan Hurşid Han, diğer Türkmen boylarından yardım istedi ve zaman kazanmak için Karakum Çölüne çekildi. Kuvvetlerini bir araya toplayıp, ikmal yollarını kesen Hurşid Han, İran ordusunu büyük bir mağlubiyete uğrattı. Böylece Türkmenler tam manasıyla istiklallerini kazandılar. Halkının refahı için çalışan Hurşid Han, kurduğu barajlar ve açtırdığı kanallarla Türkmen topraklarını münbit bir hale getirdi.

Ağır mağlubiyetin ardından bir müddet Türkmen topraklarına saldırmayan İran, daha sonraki saldırılarda da başarı elde edemedi. Rusların Orta Asya’ya doğru istilalarını hızlandırdıkları devirde, İranlıların yaptıkları hücumlar Türkmenlere oldukça büyük zarar verdi.

Türkmenlerle Ruslar arasındaki ilk münasebet on dokuzuncu asrın ilk yarısında, Rusların İranlılara karşı kazandıkları başarılar sonunda Hazar Denizindeki Aşura’da bir üs kurmalarından sonra (1846) başlamıştır. Ruslar 1859’da Hazar’ın doğu sahillerinde bir kale kurduktan sonra, Türkmenlere karşı askeri seferler düzenleyerek, pekçok Türkmen yerleşme merkezini tahrip ettiler. Osmanlı-Rus (1877/1878) Harbi üzerine Türkmenler üzerine gönderilen Rus birlikleri Kafkasya’ya çekildi. Osmanlı ordusunun mağlubiyeti, Türkmenler üzerinde çok kötü tesir yaptı. Bazı devlet ileri gelenleri Ruslara teslim olmayı teklif ettiler. Yapılan toplantılar neticesinde Türkmen ileri gelenleri kanlarının son damlasına kadar Ruslarla savaşma kararı aldılar. Ruslar Türkmenistan’ı ele geçirmek için büyük harekat başlattılar. Birçok kaleyi ele geçiren Rus birlikleri Göktepe’de ağır bir mağlubiyete uğradılar. Göktepe’deki bu Türkmen başarısı Rusların o ana kadar Orta-Asya’daki yenilmezlik vasıflarını yıktı.

Ruslar, 1881’de Göztepe’yi ele geçirmek üzere takviye birlik alarak saldırdılar. Uzun süren savaşlar neticesinde Göktepe Rusların eline geçti. Rus kumandanı Skobelev, yayınladığı bir bildiriyle, Türkmenlerden Rus çarının hakimiyetini kabul etmelerini istemişse de bunun cevapsız kalması üzerine, harekata devam ederek Aşkabad’a kadar olan Türkmen topraklarını işgal etti. Ruslar, Aşkabad’dan sonraki ilerlemelerini İngilizlerin baskıları ile durdurdular.

Türkmenistan’daki Rus idaresi ve sömürüsü işgal ettikleri diğer Türk memleketlerinden farklı olmayıp, yalnız daha sıkı bir şekilde denetimleri altında tutmak olmuştur. Toprakların verimli kısımları Türkmenlerin ellerinden alındı. Yirminci asrın başlarında diğer Türk memleketlerinde olduğu gibi Türkmenistan’da da fikri ve siyasi bir uyanış başladı. 1916’da Rus yönetimine karşı başlayan ayaklanmaya Türkmenler etkili bir şekilde katıldılar.

1917 Rus Devrimini takip eden iç savaş neticesinde, savaşı kazanan bolşevikler, bütün Türk illerindeki kurtuluş hareketlerini önledikten sonra Türkmenistan’daki milli ayaklanmayı da bastırdılar. Aşkabad’ın temmuz 1919’da, Krosnovodsk’un da Şubat 1920’de düşmesinin ardından bölgede bolşevikler yönetimi ele geçirdi.

1924’e kadar Türkistan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ismiyle anılan Türkistan, 1924’te yapılan idari değişiklikle Sovyetler Birliğini meydana getiren 15 Cumhuriyetten biri haline getirildi.

Sovyetler Birliğinde başlayan reformlar, Türkmenistan’da da köklü değişikliklere sebep oldu. Ülke yeni bir siyasi ve ekonomik döneme girdi. Türkmenistan, 22 Ekim1991’de bağımsızlığını ilan etti. Aynı sene Bağımsız Devletler Topluluğuna katıldı.

Fiziki Yapı

Türkmenistan topraklarının beşte dördünü Karakum Çölü kaplar. Güneyinde yer alan Kugitang ve Kopet dağları, Pamir, Altay sıradağlarının kollarıdır. Kopet Dağları İran’la olan tabii sınırı da çizer. Ülkenin kuzey doğusunda Küçük (772 m), Büyük Balkan (1880 m) ve Krasnovods (308 m) yaylaları, bulunur. Kugitang Dağlarının en yüksek noktası 3319 metredir.

Ülke coğrafi yapısından anlaşıldığı gibi akarsu yönünden fakirdir. Belli başlı akarsuları Hazar Denizine dökülen Atrek, Karakum Çölünde kaybolan Tecen ile Murgap ve ülkenin kuzey doğusundan bir bölümü geçen Amu Derya’dır. Sulama gayesiyle Cumhuriyette birçok kanal ve gölet inşa edilmiştir. Karakum Çölü boyunca uzanan ve dünyanın en büyük sulama ve taşımacılık kanalı olan Karakum Kanalının yapımı 1950’li senelerden beri devam etmektedir. Günümüzde(1994) 900 km’si, tamamlanan kanalın önümüzdeki yıllarda bitirilmesi planlanmıştır. Kanalın bitmiş hali 1400 km olacaktır.

Dünyanın en büyük gölü olan Hazar Denizinin bir bölümü Türkmenistan sınırları içinde kalır.

İklim

Türkmenistan’da sert bir kara iklimi hakimdir. Sıcaklık gün ve sene içinde büyük farklılıklar gösterir. Yazın nadir olarak 35°C’nin altına düşen sıcaklık, Karakum Çölünde gölgede 50°C’ye kadar yükselir. Kışın sıcaklık bazı bölgelerde -33°C’ye kadar düşer. Türkmenistan çok az yağış alır. İlkbaharda görülen yağışlarda kuzeybatı 80 mm, çöle yakın bölgeler 100-150 mm, güneybatıdaki yaylalar 200-300 mm yağış alır. Mevsim dönemlerinde ülke İran ve Afganistan yönünden esen kum fırtınalarına sahne olur.

Tabii Kaynaklar

Madenler: Türkmenistan yeraltı zenginlikleri bakımından oldukça zengindir. Çeleken yarımadasına Nebit Dağ, Kum Dağ ve Okarem’de petrol ve doğal gaz yatakları vardır. Ayrıca Karakum’da doğalgaz, Gavrdak’ta kükürt, kurşun, Kara Boğaz Gölünde kalium, madeni tuz çıkarılmaktadır. Bunların yanında İyod, brom yatakları da işletilmektedir.

Bitki örtüsü ve hayvanlar; Türkmenistan topraklarının vahalar, vadi ve platolar dışında kalan kısmının tabii bitki örtüsü çöl bitkileridir. Kopet Dağları arasında kalan vadilerde badem, incir, ceviz, nehir kıyılarında ise kara kavak, söğüt ve kamış yetiştirilir. Türkmenistan’da en sık rastlanan yabani hayvanlar tilki, yaban kedisi, Karakum ceylanı, dağ koyunu ve keçisi, çita, vaşak ve oklu kirpidir. Sürüler halinde göç eden su kuşları kışın Hazar Denizinin doğu kıyılarında konaklar. Hazar Denizinde başta havyarıyla meşhur mersinbalığı olmak üzere çeşitli balık türleri yaşar.

Nüfus ve Sosyal Hayat

3.714.000 nüfusa sahip Türkmenistan’da nüfus artışı % 2,7’dir. Nüfusun % 72’sini Türkmenler, % 9,5’unu Ruslar, % 2,5’unu Kazaklar, % 9’unu Özbekler, % 7’sini diğer milletler meydana getirir.

Türkmenistan’da Aşkabat, Krasnovodski (Kızılsu), Mari (Merv), Taşağuz Cercoz olmak üzere beş eyalet bunlara bağlı olarak 21 mahalle, 14 şehir vardır.

Türkmenistan’da eğitime, nüfusa oranla çok önem verilmektedir. 1925’te kabul edilen Türkmen Yomut dili edebi dil olarak kullanılmaktadır. Okuma-yazma oranı % 99’dur. Ülkede 9 üniversite ve İlimler Akademisine bağlı 56 enstitü vardır. Eğitim 7-17 yaş arası mecburi ve parasızdır.

Türkmenler sünni olup Hanefi mezhebindendir. Sovyet yönetimi 1928’de Türkmenler arasında İslamiyeti tamamen kaldırtmak gayesiyle din aleyhtarı büyük bir kampanya başlatmışlardır. Bu, Orta Asya’da yürütülen en sert İslam aleyhtarı kampanya idi ve 1941 senesine kadar sürmüştü. İkinci Dünya savaşı sırasında kampanya durdurulmuşsa da 1948’de yeniden başlatıldı ve son yıllara kadar devam ettirildi. Neticede resmi dini makamlar zayıfladı. Fakat gayri resmi İslami hareketler güç kazandı. 1948’den bu yana basılan din aleyhtarı kitapların çoğu tasavvufa yönelikti.

Siyasi Hayat

Türkmenistan’ın idari yapısı Başkanlık sistemine dayanmaktadır. Cumhurbaşkanlığına bağlı Bakanlar Kurulu bulunmaktadır. Çok partili sistem vardır. Meclis 50 üyeden meydana gelir. Milletvekili seçimleri beş senede bir yapılır.

Ekonomi

Türkmenistan ekonomisi tarıma dayanır. Tarımda pamukçuluk mühim yer tutar. Ayrıca kavun, karpuz yetiştirilir ve üzüm bağları bulunmaktadır. Mungap, Tecen ve Kopet Dağı eteklerinde pamuk, Çarcuy’da kavun-karpuz yetiştirilmekte olup Aşkabad, Göktepe ve Merv’de üzüm bağları vardır. Bunların dışında bir miktar buğday, arpa, mısır ve tütün de yetiştirilmektedir. Ekonomide hayvancılık önemli yer tutar. En çok Karakul koyunları beslenir. Koyunu büyükbaş hayvan ve tavuk takip eder.

Türkmenistan’da tekstil sanayii önemli ölçüde gelişmiştir. Aşkabad Merv, Çarcuy, Taşağuz ve Saya’da tekstil fabrikaları vardır. Bu fabrikalarda başta pamuk olmak üzere yün ve ipekli kumaşlar dokunur. Gıda sanayiine ait fabrikalar Bayram Ali, Taşağuz, Aşkabad ve Krasnovodsk’ta toplanmıştır. Ayrıca ufak makina inşa ve elektroteknik sanayi bulunmakta olup, bunlarda Aşkabad, Çarcuy ve Krasnovodsk gibi önemli şehirlerde kurulmuştur. Kimya sanayiine ait fabrikalar ise Çeleken, Bekdaş, Çaray’da faaliyet göstermektedir.

Maden yününden zengin olan Türkmenistan’da çıkarılan petrol borularla nakledildiği Krasnovodsk rafinerisinde işlenmektedir. Bayram Ali ve Darvasa’da çıkarılan doğal gaz Buhara ve Urala sevkedilir. Petrolün dışında kükürt, kurşun, kalsiyum madeni, tuz, iyod, krom, cıva gibi madenler çıkarılarak işlenmektedir. Madenlerin tarıma elverişli olmayan bozkır ve çöl gibi bölgelerde bulunması, bu bölgelerin nüfusunun artmasına sebep olmuştur.

Türkmenistan’da ayrıca halıcılık çok gelişmiştir. Türkmen halıları dünyaca meşhurdur. Türkmenistan ile Türkiye arasında tıp, sağlık, telekominikasyon, ekonomi, ticari ve turizm alanlarında ön görüşmeler neticesinde çeşitli anlaşmalar yapılmıştır.

Ulaşım

Ulaşım belli başlı yerleşim noktası arasında yapılmaktadır. Çarlık döneminde yapılmış olan Krasnovodsk-Çarcuy arasındaki Kafkasötesi demiryolu ve Merv-Kuşka, Çarcuy-Kungnk ve Karşı-Termes arasındaki demiryollarının uzunluğu 2120 kilometredir. Ayrıca 8700 km’lik bir şose bağlantısı olup, bunların dışında ulaşım nehirlerde ve bilhassa Türkmen kanalında yapılır.